Aşina Güzeller |
|
|
Yüksek medeniyetler, millete ait maddî ve manevi değerlerin tümünü, zaman içerisinde kendisine has duyuş, düşünüş ve ifade ediş tarzı ile kültürlerine sindirirler ve gelecek nesillerini onunla korumuş olurlar. Osmanlı medeniyetinin söze verdiği d |
|
Kırklar Meclisi |
|
|
Millî olmadan milletler olunmaz. Kendimizi bilmeden, başkalarına kimliğimizi nasıl bildirebilelim? Millî hafızamız, atalarımızı ve bize bıraktıkları mirası tanımakla zenginleşecektir. Onların pek çoğu, bugün ibretler okunacak ömürler yaşamışlar, bizi |
|
Şairlerin Dilinden |
|
|
Şairler vardı… Şiiri gönülde duyup fikirde hummaya dönüştürerek tam altı asır yaşamışlardı. Onlar, yürekleri ürpertmekten ziyade, zihni sarhoş etmek için mısralar yazarlardı. Aynı dilber için sevdaya tutulup sonsuz acılar çekerlerken, aynı medeniyeti |
|
Şiirler Şairler Meclisler |
|
|
Klâsik şiirimize Divan Edebiyatı, Aristokrat Edebiyat, Yüksek Zümre Edebiyatı, Havas Edebiyatı gibi sonradan verilen bütün isimler, hemen daima şairlerin halktan kopuk, padişahların çevresinde kümelenmiş birer caize avcısı olduklarını çağrıştıragelmi |
|
Kahve Molası |
|
|
Bir kahve molasından meram, bir çift sözdür ki, o söz ruhumuzu dinlendirsin, dimağımızı sarhoş etsin. Hani denilmiştir:
Gönül ne kahve ister ne kahvehane
Gönül sohbet isler kahve bahane
Bu kitabın içindekiler de bir kahve molasında o |
|
Hayriyye |
|
|
Klasik edebiyatımızın önde gelen temsilcilerinden biri olan Nâbi’nin bu değerli eseri, 1857’de Paris’te Türkçe aslı ve Fransızca tercümesiyle birlikte, Pavet de Courteille tarafından yayınlanmıştı. Milletlerin kültürü, klasik eserlere verilen değer n |
|
|